Geçen hafta MERHABA diye başlamıştık sayın tarsushaber.com takipçileri bu hafta ise son aylarda sıkça karşılaştığımız sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti sizlerle tartışmak istiyorum.
 
Son birkaç yıldır sağlık çalışanlarına karşı günden güne artan şiddet olayları sağlık çalışanlarını işlerini yapamaz hale getirdi.
 
Sağlıkta şiddet ciddi ve görmezden gelinemeyecek kadar büyük bir sorun.
 
İşte son aylarda medyaya yansıyan birkaç başlık.
 
Doktor ve hemşireye satırla saldırı.
 
5 aylık hamile hemşireye tekme attı.
 
Müjde veren doktora dayak.
 
Milletvekili doktor dövdü.
 
112 acil yardım ekibine meydan dayağı
 
Eşi düşük yaptı, doktora bıçakla saldırdı.
 
Ve şiddetin doruk noktası , yaklaşık 2 ,5 ay önce operatör doktor Ersin ASLAN hastane içerisinde bir hasta yakını tarafından acımasızca öldürüldü.(Ersin ASLAN’a Allahtan rahmet yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyorum.)
 
Medyaya yansıyan bu tip haberlerin buz dağının görünen kısmı olduğunu belirtmekte yarar var.
 
Son yıllarda giderek artan şiddet yadsınamaz bir gerçek peki ama neden ?
 
Neden doktorlar artık hastaneye giderken tedirgin mutsuz bir o kadar korkuyor?
 
Neden hastalar ve hasta yakınları daha önce saygı ve sevgiyle baktıkları sağlık çalışanlarına karşı kin nefret besliyor?
 
Neden sağlık bakanlığı yetkililerin aklına güvenlik önlemlerini daha da artırmak dışında herhangi bir çözüm önerisi gelmiyor?
 
Neden toplumun genelinde şiddete eğilim arttı ?
 
Bir çok hocamız doktor olduğum için pişmanım yazıları yazmaya başladılar.36 saat uyumadan ayakta tutan tek motivasyon insanların en zor anlarında yardımcı olma duygusu yerini mesleki tatminsizlik ve pişmanlığa bırakmış durumda.
 
Öyle ki artık uzmanlık sınavında herkes hasta ve hasta yakını ile en az temas edeceği ve hatta mümkünse hiç görüşmeyeceği uzmanlık dallarını tercih eder oldu,fakülte birincileri bile.Bir kaç idealist arkadaşımız dışında herkes bu şekilde davranıyor.
 
İleride beyin cerrahı,göğüs kalp damar cerrahı,genel cerrah bulmak inanın ki bugünden çok daha zor olacak.
 
Doktorlar tedirgin kendilerini korumasız yalnız hissediyorlar.yalnız çünkü ne sağlık bakanlığı ne de türk tabibler birliği istenilen adımları atmıyor.Çözüm asla her doktorun başına bir güvenlik görevlisi ya da tüm polikliniklere girerken üst araması yapmak değil. 
 
Karşılıklı güven,sevgi saygının olmadığı hasta hekim ilişkisinden olumlu sonuçlar beklenmemelidir.
 
Peki bu ilişkinin tekrar oluşabilmesi için bizlere düşen görevler nelerdir ?
 
Ben bir doktor olarak ne kadar tarafsız olmaya çalışsam da tarafım,sizlerin fikirlerini görüşlerini bekliyorum.
 
Sevgi ve SAĞLIKLA kalın.
 
Gelecek hafta konumuz kulak çınlaması(tinnitus).