Bağır, çağır söyle şarkını, rüzgârla uğulda; çünkü gün doğmakta!                    
Seçme hakkının radikal savaşçı kadınları: Süfrajetler

İngiltere'de kadınlar tam yüz yıl önce seçimlere katılma hakkını kazandı. Ancak bu kazanım radikal bir mücadelenin ardından geldi. "Süfrajetler", dünyadaki diğer kadınların hak arayışına da örnek teşkil etti.

Oy hakkı başta olmak üzere kadınların sosyal haklarının elde edilmesi ve iyileştirilmesi için mücadele ediyorlardı. Bu bakımdan ilk modern feministler olarak gösterilebilirler.                                        

Emily Wilding Davison
 
20. yüzyılın ilk yıllarında Birleşik Krallıkta kadınların oy hakkına sahip olabilmesi için mücadele etmiş bir süfrajettir.

Bundan yüz yıl önce, Emily Wilding Davison, Epsom Kraliyet Yarışı koşulurken Kral 5. George’un atının altında kaldı. Olaydan dört gün sonra, aldığı ağır yaralar sonucunda hayata veda etti. Süfrajetler onu enternasyonal şehit ilan etmişlerdir.

4 Haziran 1913’te koşulan Kraliyet Yarışı yarıda kesilirken tribünlerde yarışı seyreden yaklaşık 300.000 izleyici bulunuyordu. Seyircilerin arasından bir kadın, parkura koşarak kendini atların önüne attı. Yere serildiğinde şuurunu kaybetmişti ve kanaması vardı. Bu kadın, polisin zaten bildiği bir isim,  süfrajet Emily Wilding Davison’dı.

Bunlar yaşanırken yarış filme çekiliyordu, böylelikle bu sahneyi tüm dünya görmüş oldu. Üzerinden ise kâğıt, zarf ve pullar çıktı. Süfrajetler bu tür eşyaları herhangi bir tutuklanma halinde ailelerine mektup yazıp göndermek için yanlarında taşırdı.
 
Yasaları çiğneyen olmak istemiyoruz, yasaları yapanlardan olmak istiyoruz.
 
“Süfrajet komandoları” Tarihte ilk kez bir kadın örgütü tarafından fiziksel şiddete karşı koruma birimi kuruldu. Adı “The Bodyguard” olan bu birim kadınları sadece polisin şiddetine karşı değil genel anlamda erkek şiddetine karşı da koruyordu. 
 
“ Kadına hak vermediniz bari alkışlamayınız.
 
Türkiye’de ise 1924 Anayasa’sı yapılırken,  meclisteki solcu/devrimci kanat kadınlara seçme hakkının verilmesi için bir girişimde bulunmuş olsa da yıllar sonra kadınlar seçme ve seçilme hakkına 1934′ de “tek parti” iktidarı döneminde kavuştu

“…Türk kadınlarına siyasî haklar tanınması konusu ilk defa 1923 yılında TBMM’de Milletvekili Seçimi Kanunu görüşülürken söz edilmiştir. Kanun tasarısına göre, her yirmi bin “erkek nüfusa” bir milletvekili seçilecektir. İşte bu nüfusa kadınlar da dâhil edilsin mi, edilmesin mi tartışması yapılmıştı.    
 
1924 Anayasası hazırlanırken (13. Toplantıda) kadına seçme ve seçilme hakkı verilmeyeceği tartışmaya neden oldu. Meclis’ de 18 yaşını bitiren her Türk’ün milletvekili seçimlerine katılabileceği cümlesi tepkilere yol açmıştı. Celal Nuri Bey bu yasaya göre her Türk deyiminden sadece erkeklerin anlaşılması gerektiğini söylemesi üzerine Recep Bey “Kadınlar Türk değil mi beyefendi?” sorusunu sorar, Celal Nuri Bey: — Türk’tür. Yanıtını verince Recep Bey: — Mademki Türk dediniz, maddenin şümulü içinde Türk kadını da vardır! der.   

Bu arada Urfa Milletvekili Yahya Kemal Bey bir önerge vererek maddenin “30 yaşını bitiren kadın ve erkek her Türk, milletvekili seçilmek salahiyetine sahiptir. Şeklinde açıklanmasını istiyorum.” der. Önerge red ediliyor ve red ediliş alkışlarla karşılanması üzerine Recep Bey “ Kadına hak vermediniz bari alkışlamayınız.diye bağırır

Türk Kadınının Siyasi Hakları Kazanma Süreci( The Process Where Turkish Women Earned Political Rights),  Belkıs Konan