Sevilmek ve ait olmak, bireyin özgüvenini ve kendine olan saygısını besleyecek temel ihtiyaçlardandır.

Anne karnında başlayan bu ihtiyaç doyumu bebeklik, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlikte de devam eder.

Fakat bebeklikte ebeveynin temel ihtiyaçlarını karşılaması, stres altındayken yatıştırmasıyla-sakinleştirmesiyle beslenirken, ergenlik ve yetişkinlikte git gide duygusal yük romantik ilişkilere doğru kaymaya başlar bu doyum arzusu.

Psikoloji biliminde 3 çeşit bağlanma biçimi vardır. Bunlar Güvenli bağlanma, Kaygılı bağlanma ve Kaçınmacı bağlanmadır.

Kurduğumuz ilişkilerin temelini oluşturan kavramlardan en önemlisi bağlanma stillerimizde yatar.

Bunları kısaca özetleyecek olursam ihtiyaçları karşılanan ve stres anında yatıştırılan bir bebek ebeveyni ile güvenli bağ kurar.

Bu bağlanma stilini oturtan bir yetişkin ise hem kendisi ile hemde öteki ile kurduğu ilişkide tutarlı, samimi ve duygularını ifade ederken sakindir. 

Bir diğer bağlanma stili ise kaygılı bağlanmadır. Kaygılı bağlanan kişi ise yakınlık arayışına girer fakat ilişki kurmak kişi için kaygı vericidir. Bu yüzden iniş çıkışları yoğun yaşar. 

Son bağlanma biçimi Kaçıngan Bağlanma,  ilişkide soğuk ve ilgisiz kalıyor ya da yeterince samimi kalamıyor olabilir bu ilişki biçiminde olan kişiler.

Rekabet içerisinde olur ve her an bitirme eğilimi gösterirler ilişkide ilken. 

Peki bu bağlanma stilleri, gündelik hayatımızı nasıl etkiler?

Güvenli bağlanabilen kişiler hem ilişki kurarken hem de kendine güven noktasında sağlıklı bağlar oturtur.

Sorunlarla baş edebilme gücü daha yüksektir. Kendine verdiği değer ve öz saygı yaşantısını huzurlu kılar.

Diğer bağlanma stillerini edinen kişiler ise daha kaygılı ve huzursuz yaklaşırlar aynı zamanda yapılan araştırmalar bağlanma problemi yaşayan kişiler in daha fazla aşk acısı ve yas sürecini güvenli bağlanan kişilere göre daha yoğun ve stresli yaşadıkları incelenmiştir.