MİLLİYETÇİ Hareket Partisi (MHP) Tarsus İlçe Başkanı Hakan Özbelli, bir süredir Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ile teşkilat arasında yaşanan bazı sorunları değerlendirerek, “Bu gidişattan kimse memnun değil. Tabanımız memnun değil, bizleri yakinen takip edenler memnun değil” ifadesini kullandı.
Gündemde olan Burhanettin Kocamaz’ın, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday adayı olmasını da değerlendiren Hakan Özbelli, “Demokratik hakkıdır. Kim nereye aday olacaksa olsun. MHP, kamuoyu yoklamaları, taban çalışması ile genel merkezin takdiriyle adaylarını bulur. Tarsus içinde bulur, Mersin içinde bulur” dedi.
İl Genel Meclisi üyesi Muharrem Şimşek ve Harun Keskin'le birlikte basın toplantısı düzenleyen Hakan Özbelli’nin toplantısına il ve ilçe yöneticileri ve partililerde katıldı.
Hakan Özbelli, parti binasında düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, geride kalan haftada Kocamaz’ın adının TUSHAD ile anılmasına ise “Olay yargı sürecindedir. Son sözü yargı söyleyecektir. Bizim bu noktada bir değerlendirme yapmamız yanlış olur” şeklinde yorumladı.
Küçük sanayici ve küçük esnafın kredilerle işini döndürmeye çalışırken gelecekle ilgili sıkıntıları hayal bile edemez olduğunu belirten Özbelli, ''Esnaf odalarının kredi olarak verilmesi planlanarak esnafa aktarılan paralar iktidar tarafından övünç değil utanç olduğunu aklından çıkarmamalıdır.
Emekli kan ağlıyor bir intibak yasası çıktı ama emekliyi pişman etti. Bu yasadan dolayı alınacak ücretler tam kesinleşmedi. Hangi emekli ne kadar alacağını bilememektedir. Daha kaynağı bulunamayan intibak yasası sonuçlarının sonucu iğneden ipliğe zam olarak vatandaşlarımıza yansıyacağının sinyalini televizyonlar bas bas bağırmaktadır.'' dedi.
İlkleri gerçekleştirdiklerini belirten iktidar sayesinde Türkiye'nin samana muhtaç hale getirildiğini, iğneden ipliğe her şeyi ithal eden bir anlayışın sonucu olan hükümetin bu uygulamalarının, Türkiye'yi en son saman ithal eden hale getirdiğini ifade eden Özbelli, ''Önce hayvan ve kurbanlık daha sonra et ithal ederken Türkiye en sonunda saman ithal etmek zorunda bırakılmıştır.
Yerel Yönetimler Yasası olarak gündeme getirilen ve toplumda Büyükşehirler Yasası olarak dillendirilen çalışmanın ise Türkiye’nin eyaletlere bölünmesinin önünü açan son adımdır.
Bu yasa son derece tehlikeli bir yasa çalışmasıdır. PKK’nın desteklediği ve Oslo’da dile getirilen bir çalışmadır. Bu Yerel Yönetimler Yasası ile belediyeler güçlendirilmeyecek, aksine merkeze bağlı hale getirilerek işlerlikleri kısıtlanacaktır'' şeklinde konuştu.
Özbelli şunları kaydetti:
''Toplumsal olarak en büyük tahribatın ise Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yaşatıldığıdır. 4+4+4 denilen ancak dert-endişe-kaygı olarak algılanan yeni sistemin, hem öğrenciler, hem veliler, hem de toplum yönünden nasıl bir sakınca taşıdığını bile görmeyen AKP iktidarının siyasal söylevlerle gündeme getirildiğidir. 4+4+4 sistemi Türkiye’yi aydınlığa değil, geleceğini karartmaya yönelik bir sistem olduğudur.
Milli Eğitim Mevzuatları 10 yılda 10 kez değiştirilmiş, ders programları belirsizleşmiştir. İktidar bu yıl bir karar almış 5 yaşındaki çocuk bin bir zorlukla okula başlamıştır.
5 yaşındaki çocukla (yani altında bez bağlı çocukla) 6 yaşındaki çocuk aynı sınıfta işkenceye tabii tutulduğunda öğretmenlerin düştüğü durumu göz önüne alabiliyor musunuz? Bugün öyle bir keşmekeş içerisindeyiz ki Veliler öğretmenlere soruyor, öğretmenlerde diyor ki, Aman senin 5 yaşındaki çocukla öteki 6 yaşındaki çocukla bir sınıfa koyarsan senin çocuğun heder olur diyor.
Vatandaş doktora koşarak rapor istiyor ama Başbakan'da bu vatandaşların çocuklarının geri zekâlı olduklarını tespit etmekle suçluyor. Terör kadar önemli olan bu kıyımın önüne geçilmesi gerekiyor.
Bir başka mesele; Azınlık okullarında Kuran-ı kerim okutulması zorunluluğunu dahi aklına getirmeyen iktidar, Yeni eğitim sistemi düzenlemesinde seçmeli ders olarak yer alan "yaşayan diller ve lehçeler" dersinin ise toplum içine yerleştirilmiş bir bomba olmasıdır.
Bu ders ileri ki, zamanlarda ülkemize çok fazla sıkıntı yaşayacaktır. İktidarın özellikle bu konuda geri adım atması gerekmektedir.
Veliler çaresiz okul beğenememekte, sıradan liseler Anadolu lisesine çevrilmiş, hazırlıksız iflas eden bir milli eğitim sistemi. Yeni yıl öğrenim yılı bütün olumsuzluklarına rağmen, tüm öğrencilerimize başarılı bir yıl geçirmelerini temenni ediyorum.
Şımaran bölücüler artık hiçbir engel tanımadan hızla kafalarının içerisindeki planları uygulamaya başlamıştır. Meclis çatısı altında bulunan bölücü Milletvekilleri hala utanmadan Türk Milletini hafife alıp alay etmektedir.
Sorumlusu; dünün peşmerge reisi, çapulcu Barzani'yi, ülkesine buyur edip, krallar gibi karşılayanlar, ona "Mesut Abi" diye seslenmekten hicap duymayanlardır.
Sorumlusu; Ordunun terörle mücadelesini baltalayanlar, şehit kanı akıtan eli kanlı teröristleri, Habur'dan güllerle karşılayıp, düzmece mahkemelerde yargıladıktan sonra serbest bırakanlardır.
Bakmayın siz iktidarın sözde kınamalarına, kararlılık söylemlerine.
Onlar gerçekten acı duysalardı bugün; temsil ettikleri milletin karşısına dimdik çıkarak yiğitçe söylerlerdi söyleyeceklerini ama söylemediler.
Yarın şehit cenazelerinde Vatan sağ olsun diyenlerin acısı manşetlerden düştüğünde, onlar açılım safsatasına bıraktıkları yerden devam edeceklerdir.
Peki, bu ülkeyi yönetenler ne yaptı?
Terörü şiddetle kınadılar ve mücadelenin kararlılıkla devam edeceğini duyurdular.
Bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüren yegâne kurum, Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu unuttular.
Sorumlusu; Ordunun, terörle mücadelesini baltalayanlar, terörü müzakere konusu yapmayı kabullenip, şehit kanları üzerinden pazarlığa oturanlardır.
Kimden ve nereden kaynaklanırsa kaynaklansın; bölücü terörü içeride himaye eden, destek veren, şımartan, teşvik eden, kışkırtan ve işbirliği içinde olanların cezalandırılması kaçınılmaz olmuştur.
Terörle mücadele devletin en meşru hakkı olduğuna göre, halkın güvenliğini tehlikeye sokan, her gün asker, polis ve sivil vatandaşlarımıza yönelen alçakça saldırılar, devlete kendi varlığını korumak için her türlü meşruiyeti kullanma hakkı getirmektedir. Eğer devletin bekası ve milletin varlığı somut bir tehdit altındaysa, bunları korumak için her türlü kanıt ve vasıta tereddütsüzce kullanılmalıdır.
Aslında bu iktidarın artık yapacağı hiçbir şey kalmamış, Türkiye kaosla yönetilir olmuştur. Ne iç güvenlik ne dış güvenlik sağlanabilmektedir.
Komşularla Sıfır sorun gibi aptalca bir politik söylevle göreve gelenler, Türkiye’yi ABD ve BOP eş başkanı olmakla övünenlerin yanlışlıkları sonucu dört tarafı Türkiye düşmanı haline gelmiş ülke konumuna sokmuşlardır.
Daha düşürülen uçağımız ve şehit olan subaylarımızın unutturulurken, iktidar ABD istiyor diye Suriye politikasını gittikçe derinleştirmek istemektedir.
Türkiye ekonomisinin yapısal sorunların içinde kıvranan bir yapıya kavuşmuştur.
Üreten değil tüketen toplum haline dönüşen ekonomimiz içerisinde, esnaf, çiftçi, köylü kazandığıyla geçinemez olmuş emekli eline geçen parayla kışa hazırlık yapamaz olmuştur.
Küçük sanayici ve küçük esnaf kredilerle işini döndürmeye çalışırken gelecekle ilgili sıkıntıları hayal bile edemez olmuştur.
Esnaf odalarının kredi olarak verilmesi planlanarak esnafa aktarılan paralar iktidar tarafından övünç değil utanç olduğunu aklından çıkarmamalıdır.
Emekli kan ağlıyor bir intibak yasası çıktı, çıktı çıkacağına emekliyi pişman etti, bu yasadan dolayı alınacak ücretler tam kesinleşmedi. Hangi emekli ne kadar alacağını bilememektedir.
Daha kaynağı bulunamayan intibak yasası sonuçlarının sonucu iğneden ipliğe zam olarak vatandaşlarımıza yansıyacağının sinyalini televizyonlar bas bas bağırmaktadır.
Haliyle bütün olumsuzluklar görülmezden gelmekte, İktidarın yaptığı bütün olaylar yalaka takımları tarafından avuçları şişene kadar alkışlanmaktadır.
İlkleri gerçekleştirdik diyebilen iktidar sayesinde Türkiye samana muhtaç hale getirilmiştir. Evet, yanlış duymadınız
İğneden ipliğe her şeyi ithal eden bir anlayışın sonucu olan Hükümetin bu uygulamaları, Türkiye’yi en son Saman ithal eden hale getirtmiştir. Önce hayvan ve kurbanlık daha sonra et ithal ederken Türkiye en sonunda saman ithal etmek zorunda bırakılmıştır.
Yerel Yönetimler Yasası olarak gündeme getirilen ve toplumda Büyükşehirler Yasası olarak dillendirilen çalışmanın ise Türkiye’nin eyaletlere bölünmesinin önünü açan son adımdır.
Bu yasa son derece tehlikeli bir yasa çalışmasıdır. PKK’nın desteklediği ve Oslo’da dile getirilen bir çalışmadır. Bu Yerel Yönetimler Yasası ile belediyeler güçlendirilmeyecek, aksine merkeze bağlı hale getirilerek işlerlikleri kısıtlanacaktır.
Haliyle bu uygulama Tarsus’u derinden etkileyecek Tarsus’ta yaşayan halkın alması gereken hizmetleri tam anlamıyla almasına engel olacaktır.
Beldeler mahalle olacak, birçok köy, köy olmaktan çıkışacak sakıncaları belli tahmin edilen bir uygulamanın derin sancılar doğuracağı şimdiden hissedilmiştir.
Bu uygulama gündeme gelip uygulanacağı konuşulurken iktidar mensupları yerelde seçimi kazanacaklarmış gibi iştahları kabarmaktadır. Tek başına iktidar olup ülkeyi ne hale getirdikleri ortada iken yerel de belediyeyi kazandıklarında ne olacak?
Büyük ustanın çıraklarına; sizler ülkeyi yönetiyorsunuz büyük düşünürsünüz ne işin var senin Tarsus belediyesiyle diye sormazlar mı?
Tarsus’un il olması beklenirken, hakkı çiğnenirken neden açıklama yapmadınız
Hani birileri vardı geçmişte meydanlarda söylerdi Tarsus için babasını bile tanımazdı şimdi hatırlatırız.
Siz Tarsus’u seviyorsanız Akdeniz olimpiyatlarından dolayı Tarsus’a spor kompleksleri getirirdiniz.
Siz Tarsus’u seviyorsanız Üniversite kurdururdunuz
Siz Tarsus’u seviyorsanız teşvik sağlanır fabrika açtırırdınız
Siz Tarsus’u seviyorsanız istihdamı geliştirirdiniz
Yaklaşık on yıldan fazla tek başına iktidar olan ve Bölgemize hizmet getirdiğini iddia eden şahıslar bölgemize iş- aş ve istihdam sağlayabildiler mi bir bakın bakalım. Küçücük ilçeler dahi il olmak için çaba sarf ederken, Tarsus hiç sayılırken iktidar mensupları neden günü kurtarma politikaları izliyor anlaşılır gibi değildir.
Türkiye’de kadrolaşan ve kendi siyasetlerine yakın kişileri kamuda atamayla müdür yapan zihniyet acaba Tarsus ’tada bu çalışmayı kimler adına yapmıştır.
Bu kişiler kimlere yakındır.
AKP yöneticileri yerelde şark kurnazlığından vazgeçmelidir Ankara’ya Tarsus’un sesini duyurmalıdır.''