CUMHURİYET Kadınları Derneği tarafından, Medeni Yasa’nın kabulünün 86. yıl dönümü

Dolayısıyla bir açıklama yapıldı.Açıklamada, şu noktalara değinildi;

                                     

“Bir devrim yasası olan Medeni Yasamızın kabulünün 86. yılındayız. Zorlu mücadelelerle elde edilmiş olan cumhuriyetimizin kurulmasının ardından çıkarılan devrim yasaları ile, toplumsal yaşam, sağlam demokratik temeller üzerine inşa edilmeye çalışılıyordu. Demokratik bir toplumda kulluk kabul edilemezdi. Toplumu eşitleyecek en önemli dayanak hukuktu.
Hukuk, demokrasiyi, laiklik üzerine inşa etmeli idi. Dönem yasalarının hemen tümü laikliği güvence altına almak amacı düzenlenmişlerdi Mahmut Esat Bozkurt’a göre gericilik bu yasalarla aşılacaktı.Devrim Yasaları’nın  en önemlilerinden olan Medeni Yasa, yıllarca padişahın emrinde olmuş bir  halkı, kul olmaktan bireye olmaya, ümmet olmaktan yurttaşlığa taşıyordu.
Yapılan yasal düzenlemeler, kitaplar arasında kalmayacak, yaşama uygulanacak ve toplum çağdaşlaşma yarışında hızla ilerleyecekti. İlerlemenin yolunu Menteşe Milletvekili

Şükrü Kaya şu sözlerle açıklıyordu:

 

“...İstibdat, din adına boş ve zayıf inançların vicdanlarda hakim olmasını ister...Cumhuriyeti sağlamlaştırmak ve güçlendirmek istiyorsanız, cumhuriyete layık yasalar yapınız ve gericiliği besleyen kuralları ortadan kaldırınız. Gericiliği besleyen yasalar bir taraftan yürürlükte iken devrim, kendisini, kendi mantığı, kendi duyguları ve kendi gücü ile savunmak zorunda kalır.”  

Gericiliği besleyen kuralların kaldırılması doğal olarak kadınlar için yeni bir dünyanın yaratılması idi. Cumhuriyet Hükümeti; gözleri ile dünyayı görebilecek ve akılları ile  toplumları yönetebilecek kadınların yetiştirilmesini hedeflemişti.
Devrim Yasalarını yapanlar, yasaların durağan olmadığını, ilerleyen yaşama uygun olarak gelişebileceğini de açıkça ifade ediyorlardı. Böyle de oldu. Medeni Yasamız, kadınların aklı ile daha ileri taşındı Ne var ki son on yılda,  emperyalizm ve ortaçağ güçlerinin tırmanan saldırıları ile devrim yasalarımızın bazıları tümü ile yürürlükten kaldırılırken, bazıları da pratikte uygulanamaz hale getirildi.
Yasalar, ölü birer metin olmaktan ileri gidemediler.. Neyazık ki din, yeniden istibdat kurmak isteyenlerin elinde alet kılındı. Böylece, yasalardaki ilerlemeler ya yaşama geçmedi ya da yeni yasalarla etkisizleştirildi.. Kadın cinayetleri ve  cinsel saldırılarla kadının yaşam hakkı ve vücut bütünlüğü ihlal edilirken, işçi çıkarmaları, esnek çalışma modelleri ile kadın eve kapatılmaya başlandı.
Evde, işte ve siyasette eşitlik ortadan kaldırıldı. Bir yandan kadını şiddetten korumak için İstanbul Protokolleri imza altına alınırken, diğer yandan  kadın cinayetleri %1400 arttı.Kadın yurttaşlar, yeniden zor durumdalar.”