TEMA Tarsus temsilcisi Nilgün Nokay Yılmaz, Türkiye'nin sulak alanlar bakımından Avrupa ve Ortadoğu'nun en önemli ülkelerinden biri olduğunu bildirdi.
Nokay Yılmaz yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin Ramsar sözleşmesine 17 Mayıs 1994 yılından itibaren resmen taraf olduğunu, ülkemizde toplam alanı 1 milyon hektarın üzerinde, 250 civarında sulak alan bulunduğunu, bu alanların 9'nun Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Manyas (Kuş) Gölü, Göksu Deltası, Akyatan Lagünü, Kızılırmak Deltası, Uluabat Gölü ve Gediz Deltası olduğunu ve Ramsar listesine dahil olmak üzere 71'inin uluslararası öneme sahip olduğunu belirterek, şunları kaydetti;
''Ne yazık ki 1960'lı yıllardan bu yana Amik, Gavur, Suğla, Kestel, Emen, Avlan gölleri gibi 1 milyon 300 bin hektarın üzerinde sulak alan kurutularak tarım, sanayi ve yerleşim alanlarına dönüştürüldü. Derinlikleri genelde 6 metreye kadar olan sığ göl, lâgün, deltalar, korunaklı kıyılar, su dolaşımına sınırlı olan bölgeler sulak alan olarak nitelendirilir. Sulak alanlar, yerli ve kıtadan kıtaya göç eden milyonlarca göçmen kuşun okyanusları aşmadan önce yumurtlama, yavru çıkarma ve mevsimlik yaşama yerleri olduğu için, ekolojik açıdan son derece önemli habitatlardır.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda, dünya sulak alanlarının % 50’si sazlıkların kesilmesi, tarım amaçlı kurutmalar, sanayi kirliliği, içme suyu amaçlı kullanımlar, büyük baraj inşaatları nedeniyle yeterli su alamama ve yapılaşmalar nedeniyle yok edilmiştir. Oysa sulak alanlar, kuşlar için yuva olmanın yanında bulundukları bölgenin su rejimini ve iklimini dengeleyen, tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizleyen, balıkçılık, tarım, hayvancılık, saz üretimi ve rekreasyonel kullanımlar açısından yüksek ekonomik değere bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlayan çok zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptirler. Sulak alanlar ekosistemin bir parçasıdır. Yok olmaları ekosistemin bozulması demektir.''