Yazarlarımızdan Ozan Varal'ın daha önce yazdığı bir yazısını yayınlıyoruz. Yıllardır anlatılan bu hikayeyi mutlaka okuyunuz. Hikayenin kahramanının zekası karşısında şok olacaksınız. 

İPTEN ADAM ALMAK 

Bildiğiniz üzere idam cezası kanunlarımızdan kalktı;yani artık yazımın başlığında kullandığım ipten adam almak sözü bundan sonra ülkemizde iyi ki de kullanılmayacak.  

İPTEN ADAM ALIR

Sözünün, geçmişte yaşanmış bir olaya dayandığı söylenir ve yazılır. Ben en son Av. Burhan Apaydın'ın Adaleti Arayan Adam adlı kitabında okudum ve aşağıda özetleyerek yazıyorum.   

Olay uzun yıllar önce İngiltere'de geçmiş.  

Fakat olayın esin kaynağı düşünce bir atasözü olarak hemen hemen tüm ülkelerin halkının diline yansımıştır.  

İdam talebiyle yargılanan ve hakkında ciddi,kesin,şüpheden uzak deliller bulunan sanığın avukatı sürekli olarak müvekkiline iyimser güvence vermektedir.  

Daha davanın başından itibaren sanık avukatına ısrarla sormaktadır.  

Davanın sonucu ne olacak..?  
    
Avukatta :Kurtulacaksın rahat ol...!  

Demektedir.  

Yargılama esnasında herşey sanığın aleyhine işlemektedir.  

Bütün deliller aleyhinedir,en çok umut bağladıkları da dahil.  

Sanık haklı olarak korkmaktadır. Bunalıma girmiştir.  

Savcı sürekli idam istemektedir zaten.  

Oysa avukatı ciddi ve kesin bir biçimde kurtulacaksın demeyi ısrarla sürdürmektedir.  

Neticede mahkeme savcının talebi gibi idama karar verir.  

Sanık iyice ölüm korkusuna kapılmıştır bile.  

Karar temyiz mahkemesinden geçerek kesinleşir.  

Avukat aynı sözleri söylemeye devam etmektedir,nedense.  

Ne yazık ki mahkumun idam edileceği gün gelmiştir.  

Her şey hazırlanmıştır,  

Sehpa kurulu,cellat hazır...  

Mahkum sehpaya doğu yürürken son kez avukatına döner ve;  

Hani kurtulacaktım, hani kurtaracaktın beni.  

Diyerek ilerler.  

Avukat mahkumu yatıştırmaya çalışıp ;  Korkma, rahat ol, sehpaya çık, seni kurtaracağım, dakikalar kaldı.Herşey çözülecek,göreceksin . Der.  

Orada bulunanlar avukata alay dolu bakışlarla,mahkuma acı dolu gözler ile bakmaktadırlar.....  

Mahkum sehpaya varmıştır oysa.....  

Cellat, ilmiği mahkumun boynuna geçirir ve iskemleyi tekmeler....  

İlmik boğazı sıkar ve adam darağacında sallanmaya başlamıştır.......  

Durum vahim,elemli iken, avukat ani bir davranışla elini cebine atmış ve koşarak, bıçak darbesiyle ipi kesmiştir.  

Yere düşen mahkum baygındır.  

Yaşam ile ölüm arasında kalmıştır.  

Orada bulunan görevliler derhal avukatın çevresini sararlar, davranışının suç olduğunu açıkça söylerler kendisine...  

Oysa avukat hazırdır bunlara,diğer cebinden mahkeme ilamını çıkarıp, sonuç kısmını okur ve müvekkilinin derhal hastaneye götürülmesini aksi halde asıl orada bulunanların suçlu olacağını ifade eder.  

Der ki;  

"İngiltere Mahkemesi müvekkilimin ölmesine değil, asılmasına karar vermiştir. Gördüğünüz gibi müvekkilim asılmıştır ve karar infaz edilmiştir. 

Bu olaydan sonra İngiltere'de mahkemeler idam kararı verdikleri zaman, kararlarında asılmasına demekle kalmayıp; asılmak sureti ile ölmesine diye yazmaya başlamışlardır.  

Bu olay yıllardır,anlatılmaktadır.   

Bu olay yaşanmış mıdır,yaşanmamış mıdır bilmiyorum.   

Fakat bu yazı kafamda şimdi de şu sorunun doğmasına yol açtı :

"ASILACAKSAN İNGİLİZ SİCİMİYLE ASIL" neden demişler öyle ise.  

"ADALET ANCAK HAKİKATTEN, SAADET ANCAK ADALETTEN DOĞABİLİR""   

  ""EMİLE ZOLA  "