Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odası (ESOB) Başkanı Talat Dinçer, küresel ekonomik kriz ve Mersin’in ekonomik durumu hakkında yaptığı değerlendirmelerde, kentin geriye doğru gitmesinin asıl nedeninin “Körfez Krizi” olduğunu öne sürdü. Mersin’in, Habur Sınır Kapısı’nın kapanmasının bedelini çok ağır ödediğini savunan Başkan Dinçer, “Transit taşımacılık çok fazlaydı. Apartman altında ihracat yapılıyordu.
Mersin Hali de çok iyi çalışıyordu. Şimdi bakıyorsunuz Mersin Hali bitti. Hal’e ürün de gelmiyor, ürün de para etmiyor. Mersin’i ayağa kaldırmak için acilen yatırımcılara ihtiyaç var. Özellikle narenciye alanında. Elimizdeki narenciye olsun, üzüm olsun, zeytin olsun, şeftali olsun, bunlar bizde en öne çıkan ürünler. Ve seracılık da aynı. Üretilen bu ürünleri değerlendirebilecek bir yatırıma ihtiyaç var. Bunlar olursa ne olacak, köylü para kazanacak. Taban fiyat denen uygulama var Karadeniz’de. Bizim ürünlerin niye yok. Biz de çiftçimize senin ürününü en aşağı şu fiyattan alacağım, şuralara satacağım diyebilmeliyiz.
Böyle bir güvencemiz yok. Mersin tarımını canlandırmak için taban fiyat belirleyeceksin, bütün hazine arazilerini seracılık yapılmak üzere vatandaşlara tahsis edeceksin ve buralarda üretilen ürünleri iyi değerlendireceksin. Bütün bunlar oldu mu, yatırımcılar zaten kendiliğinden gelir. Teşvik sistemini değiştireceksin. Bölgesel teşvikten çıkılıp, sektörel teşviğe geçilmeli. Bugün bir meslek dalında bir destekleme yapılacaksa, o dal Türkiye’nin her yerinde desteklenmeli. Sadece belirli bölgelerde desteklenmemeli” dedi.
“Piyasadaki alım gücünü artırmamız gerekiyor”
Yaşanan sorunların yanında iyi gelişmelerin de olduğunu belirten Başkan Dinçer, Kazanlı-Seyhan Projesi’nin devreye girmesi halinde kentin bir ivme kazanacağına dikkat çekerek, “Limanımız biraz daha üst seviyelere çıkarsa daha faydalı olacak. Bunun yanında yeni turizm bölgelerini açıp en azından alternatif turizm faaliyetlerini kazandırarak Mersin ekonomimizi güçlendirebiliriz.
Mersin için en önemli şey tarımdır. Tarım sektörünü ayağa kaldıramadığımız sürece, tarım ürünlerimizi değerlendiremediğimiz sürece işsizlik de artacak, bunun yanında kapanan işyeri sayısı da artacak. Felaket böyle arkası arkasına gelecek. O yüzden ilk yapılacak iş, tarım sektörünü ayağa kaldırmak bir de tüketicilerimiz çok mağdur şu an. Kimi kredi kartlarından kimi de banka kredilerinden çok mağdur. Dolayısıyla tüketicinin alım gücünü yükseltecek bazı hareketler yapılması lazım. Bu ücret artışı mı olur, kredi kartlarındaki düzenleme mi olur, tüketicileri ağır borç batağından kurtarmak mı olur?
Banka kredileri özel bir kanunla yapılandırılabilir. Özetle piyasadaki alım gücünü artırmamız gerekiyor. Artırmadığımız takdirde bizim işlerimizde zamanla geri geriye gidecek. Bir zamanlar 100 binin üzerinde esnafımız vardı, şimdi 70 bin civarında. Bu trend devam ederse bu rakamlar çok daha aşağı doğru düşecek ve bu da Mersin’in sonu olacak diye düşünüyorum” dedi.
“Ekonomik krizden çok kısa bir zamanda çıkamayacağız”
Kredi borçlarının erteleme sürelerinin en az üç yıl olması gerektiğini savunan Başkan Dinçer, mevcut ekonomik krizden çok kısa bir zamanda çıkılamayacağını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu öyle basit bir kriz değil. Biz şu an esnaf olarak 5 sene geriye gittik. Tüm ödeme dengelerimiz allak bullak oldu. En küçük esnafımızın 3-4 tane kredi borcu var.
O önerge çok önemli. Esnafın sadece bir bankaya borcu yok, bu nedenle esnafın borcunu 3 ya da 5 yıla yayabilirsek, mevcut kredi borçlarımızı faizsiz olarak yapılandırılırsa biz de nefes almaya başlayacağız. Bu öteleme e