Sezaryen kime ne zaman 1

Abone Ol

 

Sezaryen Fransızcadan dilimize girmiş bir kelime anlamı karın ve döl yatağının kesilerek bebeğin alınmasına dayanan doğum yöntemidir.

Başbakanımız sayın Erdoğan’ın 25.05.2012 de İstanbul’da uluslararası parlamenterler konferansının nüfus ve kalkınma konulu kapanış oturumunda;

‘Şunu da açıkça söylüyorum, sezaryenle ilgili doğumlara karşı olan bir başbakanım ve bunu bir cinayet olarak görüyorum.

Ben ülkemde en az 3 çocuk istiyorum. Çünkü genç dinamik bir nüfusa ihtiyacımız olduğuna inanıyorum ve bu çalışmayı sürdürüyorum.’


ifadeleri ile gündemimize yerleşti. Kısa bir süre sonra yeterince tartışılmadan,ilgili dernek ve kuruluşların görüşleri alınmadan mecliste kabul edilen sezaryen ile ilgili kanun 12.07.2012 de resmi gazetede yayınlanıp yürürlüğe girdi.


Kabul edilen kanun şu şekilde;

“Gebe veya rahmindeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması hâlinde doğum, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabilir.

Gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen, doğumu takiben anne veya bebekte meydana gelebilecek istenmeyen sonuçlardan dolayı hekim sorumlu tutulamaz.”Öncelikle ülkemize hayırlı olsun.


Bu konuda meslek profesyonellerini endişelendiren nokta anne-baba ve hekimlerin bu şekilde baskı altına alınması doğumda istenmeyen sonuçların artmasına yol açar mı?Anne-bebek zarar görür mü?

TJOD başkanı Prof.Dr. İsmail Mete İtil bir röportajında anne-bebek ölümlerinin artmasından endişeli olduğunu belirtti.

Aklımıza getirmek bile istemiyoruz ancak yasa yürürlüğe gireli 1 hafta olmuştu ki normal doğum esnasında iki bebek ölümü vakası basına yansıdı.

Hiç şüphesiz normal doğum fizyolojik bir olaydır,daha sağlıklıdır. Sezaryen doğuma göre birçok üstünlüğü mevcuttur ancak bu normal doğumun masum, sorunsuz, kolay olduğu anlamına gelmez.

Mutlaka iyi yetiştirmiş ebe ve doktorların yardımına ihtiyaç gerekir.Mucizeler bile bir çok kez yardıma ihtiyaç duyar.

Şimdi oranlara bakalım: 

Türkiyede sezaryen oranı %48, ABD de %32, OECD (ekonomik kalkınma ve işbirliği örgütü) 2009 raporunda ülkelerin ortalaması %25.7 (en gelişmiş 30 dan fazla ülkeyi içinde barındıran bir örgüt).

Her yıl bu oranlar sezaryen lehine artış göstermekte.Dünya Sağlık Örgütü (WHO)'ne göre olması gereken ideal oran % 15.Bunu başarabilen ülke hemen hiç yok.

Görüldüğü gibi ülkemizde sezaryen oranları gerçekten ortalamanın üstünde.
Aslında başbakanı asıl telaşlandıran konu ikinci cümlesinde gizli nüfusumuz gittikçe yaşlanıyor sayın Erdoğan nüfusun yaşlanmasının önüne geçmek istiyor.

Bu nedenle en az üç çocuk politikasını ısrarla savunuyor.Yaşlı avrupanın ve japonyanın sosyo-ekonomik durumuna bakarsak hak vermemek elde değil.

Sezaryen ile doğumda ikinci sezaryen sonrası doğum riski katlanarak artıyor ve biz doktorlar asla 2 den fazla sezaryeni bu risklerden dolayı önermiyoruz.

Sezaryen bir ameliyattır ve bir ameliyatın getirdiği operasyon öncesi ve sonrası tüm risklere sahiptir. 

Ancak bu karar verilirken sigarayla başarıyla yürütülen mücadelede olduğu gibi toplumu bilgilendirici kampanyaların yürütülmesi, afişlerin asılması, broşürlerin dağıtılması, kısa filmlerin çekilmesi, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD), Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) ile ortak çalışma yürütülmesi yani sürecin aceleye getirilmeden planlı bir şekilde uygulanması daha doğru bir yaklaşım olurdu.

Bu zaman içinde kalifiye ebeleri normal doğum tecrübesi artırılmış doktorları yetiştirebilirdik. Sezaryenin tibbi gereklilik olmadan bu oranda tercih edilme nedenini irdeler, gereksiz girişimleri ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapabilirdik.

Konunun asıl muhatabı anne-baba adaylarını sürece dahil ederdik.Aile hekimlerimiz ile anne-baba adayları ile normal doğum-sezaryenin riskleri avantaj dezavantajları konusunda gerekli bilgileri kendilerine iletirdik.

Yine de son kararı anne-baba vermelidir diye düşünüyorum.Çünkü tedaviyi seçme bir hasta hakkıdır.

Bir çift düşünelim ikiden fazla çocuk düşünmüyorlar ve doğumun sezaryen ile olmasında çeşitli nedenlerden dolayı hemfikirler bu çiftin hakkını nasıl koruyacağız peki istekleri dışındaki bir doğum yönteminde çıkabilecek olası zararlardan kim sorumlu olacak bunları da düşünmeden edemiyorum.

Bu konuda sizin de fikirlerinizi öğrenmek istiyorum

Mutlak gereklilikleri gelecek hafta tartışacağım.

Tüm canlıların yaşam hakkı olan kaliteli,ücretsiz,hızlı,kolay ulaşılabilir ,açık ve sınırsız olması gereken sağlığın siyasi ve ticari bir meta haline getirilmemesi dileğiyle.

sevgi ve SAĞLIKLA kalın.

gelecek hafta SEZARYEN KİME NE ZAMAN? (2)