Dr. Ali Cerrahoğlu Korona Virüs İle İlgili Bilinmesi Gerekenleri Anlattı
Salgının hızla ilerlediği günleri yaşıyoruz. Bu durum bir süre daha böyle devam edecek gibi görünüyor. Sonra yavaş yavaş azalmasını ve hızının düşmesini ümit ediyoruz.
SAĞLIK
02.04.2020, 23:39 02.04.2020, 23:39

Salgının hızla ilerlediği günleri yaşıyoruz. Bu durum bir süre daha böyle devam edecek gibi görünüyor. Sonra yavaş yavaş azalmasını ve hızının düşmesini ümit ediyoruz.
Çok hızlı ilerlerse ve hasta sayısı bu hızla artmaya devam ederse sağlık sistemimiz çok zorlanacak, ihtiyacı olan hastalara yeterli yatak ve cihaz bulunması çok güçleşecek. Bu nedenle ne yapıp edip yeni hasta sayısını azaltmamız gerekiyor.
BUGÜNKÜ HASTALARA VİRÜS BÜYÜK İHTİMALLE 5-6 GÜN ÖNCE BULAŞTI
Bugün hastalığı başlayanların büyük çoğunluğuna virüs 5-6 gün önce bulaştı. 5-6 gün önce virüsü kaptıkları hasta kişiye bir metreden daha fazla yaklaşmamış olsalardı veya hasta basit bir maske takmış olsaydı öksürdüğünde vaya hapşırdığında damlacıklar onlara kadar ulaşamayacaktı ve hasta olmayacaklardı.
Ama maalesef öyle olmadı, 5-6 gün önce o hastalar öksürdü veya hapşırdı ve yakındaki bir veya birkaç kişiye de virüsü bulaştırdılar. Aradan 5-6 gün geçti ve bugünkü hastalık belirtileri başladı.
Bulaşma şekli çok basit aslında; en sık bulaşma şekliyle hastanın ağzından veya burnundan çıkan virüslü damlacıklar sağlam kişinin ağzına, burnuna veya nadir de olsa gözüne geliyor ve sonrasında 2 ila 14 gün arasında bir sürede hücrelerde kendisini çoğaltarak kişiyi hasta ediyor.
Virüsün vücuda girmesinden sonra hastalığın başlaması 2-14 gün arasında ama bu süre hastalıkların büyük çoğunluğunda 5-6 gün.
İşte bu bilgiler ışığında biliyoruz ki bugün virüs bulaşan sağlam kişiler de yaklaşık 5-6 gün sonra hastalanacaklar.
Eğer önlem almazsak, bu zinciri kırmazsak bu şekilde katlanarak gidecek. Halkımız bugün evden çıkmazsa ve hastalarla temas etmezlerse, hastaların öksürüğüne, hapşırığına maruz kalmazlarsa, damlacıkların bulaştığı yüzeylerle hemen ardından temas etmezlerse virüs sıçrayacak yeni kişi bulamayacak ve giderek etkisi azalacak.
Şimdilik sağlık sistemimiz mevcut hastalarla başedebiliyor. Doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız alarm halinde ve büyük fedakarlıklarla ve kolay olmayan şartlarda görev başındalar.
Daha şimdiden mesailer çok uzadı, çalışma şartları zorlaştı, yataklar ve yoğun bakım üniteleri dolmaya başladı bile.
Her birkaç günde bir hasta sayısının ikiye katlandığını düşünürsek yakında sağlık hizmeti kapasitemiz yatak sayısı, yoğun bakım üniteleri ve malzeme açısından tamamen dolacak ve yetersiz kalacak.
SADECE EVDE KALMAKLA SALGINI ÖNLEYEBİLİR MİYİZ?
Hasta sayısının bu artış hızına hiçbir hazırlık dayanamaz. Hızı mutlaka azaltmamız gerekiyor. Bunun en önemli yolu hasta bulaşma riski olan kişi sayısını azaltmak. Toplumun ne kadar büyük bir kısmı evinde kalırsa virüs bulaşabilmek için o kadar az kişiyi bulacak.
Ancak; halkımızın tamamına yakını evde kalarak yeni hasta sayısını azaltmaya başlasak ve birkaç hafta içinde de salgının belini kırsak bile hala toplumun çok büyük bir kısmı bu virüsle karşılaşmamış olacak.
Mesela Güney Kore’de ve Çin’de durum böyle. Çok çok sıkı ve sert tedbirlerle hastalığın hızını yavaşlatmayı başardılar. Ama hala risk devam ediyor.
Önlem almazlarsa salgının yeniden başlaması işten bile değil. Riskin azalması ve kaybolmasının üç yolu var: ya aşı bulunacak ve bütün dünyanın çok büyük kısmı aşılanabilecek, ya virüs çok yayılıp toplumun çoğunluğuna bulaşarak toplumsal bağışıklık oluşacak, ya da virüs mutasyona uğrayacak; yani çoğalırken tesadüfen yapısını değiştirecek ve daha zor bulaşıp daha az hasta eden bir yapıya dönüşecek. Bunlar olmazsa evde kalarak salgının hızını azaltabilsek bile daha uzunca bir süre tedbirli olmak zorundayız.
EVDE KALMAK YETERLİ Mİ? (Filyasyon, sürveyans)
Bir yandan mümkün olduğunca sosyal izolasyon yapmalıyız, yani toplum evde kalmalı. Ama diğer yandan da hastaların çok iyi takip edilmesi, hastalığı kimden aldığı ve kimlere bulaştırabileceği çok iyi izlenmeli.
Bugünlerde halkımızın sık sık duyduğu, tıbbın temellerinden olan sürveyans ve filyasyon kavramları var. Filyasyon kısaca hastalığın kaynağının araştırılması anlamına geliyor.
Yani, bugün bir hasta saptadığımızda bu hastalığı ne zaman ve kimden almış olabileceğinin araştırılması demek. Virüsü adeta bir hafiye gibi geriye doğru takip etmek çok önemli. Bu sayede hastaları ve hastalık bulaşma riski olanları belirleyip onları izole edebilir ve hastalığın bulaşmasının önüne geçebiliriz.
Bugün öksürmeye başlayan hasta acaba geçen hafta neredeydi? Hasta bir kişiyle bir araya gelmiş miydi? O kişi şu anda nerede? Başka kişilere de bulaştırmaya devam ediyor mu? Belki hastalığı çok hafif geçiriyordu, hasta olduğunun farkında bile değildi ama bulaştırmaya devam ediyor olabilir.
İşte bu araştırmaya filyasyon ve bu hastalıkla ilgili tüm verilerin belirlenip analiz edilme işlemine de sürveyans deniliyor. Halk sağlığının temeli olan bu kavramların önemi maalesef son yıllarda azaldı.
Tedavi edici hekimlik, büyük hastaneler popüler oldu, koruyucu hekimlik ve birinci basamak sağlık hizmetleri ikinci hatta üçüncü planda kaldı.
Eğer hastalığın kaynağının takibi ve analizleri yeterince yapılmazsa sadece sosyal izolasyon uzun vadede yeterli olmayacaktır. Salgının belini bir süre için kırılabilse bile ilk fırsatta yeniden canlanacaktır.
Tüm toplumun uzun süre evde kalmasının sosyal ve ekonomik sakıncalarının da farkına vararak her hasta, her bulaşma tek tek geriye doğru incelenmeli ve yeni kişilere bulaşmayı önlemek için hastalar mutlaka izole edilmeli.
ÇİN VE GÜNEY KORE SALGINI DURDURDULAR MI?
Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır. Cevap evet çünkü yeni vaka sayısı yok denecek kadar azaldı. Ama aynı zamanda hayır çünkü hala yaklaşık bir milyar Çinli ve 50 milyon Güney Koreli bu virüsle karşılaşmadı ve bağışık değiller.
Eğer önlemleri bırakırlarsa salgın kaldığı yerden devam edecek. Şimdi bu ülkeler bir yandan sosyal izolasyonu gevşetip normal hayata dönmeye çalışıyorlar diğer yandan da yeni bir bulaşmayı önlemek için hastaları ve hasta olma ihtimali olanları hemen izole edip takibe alıyorlar.
Konunun çok önemli başka yönleri de var. Bu araştırmaları yaparken insanların tüm hareketleri, gittikleri yerler, görüştükleri kişiler çok yakından takip ediliyor.
Kişisel özgürlük sınırlarını çok zorlayan, belki de fazlasıyla aşan bir otoriter yaklaşım var. Bugün için salgının önlenmesinde tek yol bu görünmekle birlikte uzun vadede bunun sürdürülebilirliğini kestirmek zor.
İnsanoğlu “özgürlük” ve “hastalık arasında kalmışa benziyor. Görünen o ki dünyada artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak.
Sağlıklı ve güzel günlerin bir an önce gelmesi dileğiyle…
Çok hızlı ilerlerse ve hasta sayısı bu hızla artmaya devam ederse sağlık sistemimiz çok zorlanacak, ihtiyacı olan hastalara yeterli yatak ve cihaz bulunması çok güçleşecek. Bu nedenle ne yapıp edip yeni hasta sayısını azaltmamız gerekiyor.
BUGÜNKÜ HASTALARA VİRÜS BÜYÜK İHTİMALLE 5-6 GÜN ÖNCE BULAŞTI
Bugün hastalığı başlayanların büyük çoğunluğuna virüs 5-6 gün önce bulaştı. 5-6 gün önce virüsü kaptıkları hasta kişiye bir metreden daha fazla yaklaşmamış olsalardı veya hasta basit bir maske takmış olsaydı öksürdüğünde vaya hapşırdığında damlacıklar onlara kadar ulaşamayacaktı ve hasta olmayacaklardı.
Ama maalesef öyle olmadı, 5-6 gün önce o hastalar öksürdü veya hapşırdı ve yakındaki bir veya birkaç kişiye de virüsü bulaştırdılar. Aradan 5-6 gün geçti ve bugünkü hastalık belirtileri başladı.
Bulaşma şekli çok basit aslında; en sık bulaşma şekliyle hastanın ağzından veya burnundan çıkan virüslü damlacıklar sağlam kişinin ağzına, burnuna veya nadir de olsa gözüne geliyor ve sonrasında 2 ila 14 gün arasında bir sürede hücrelerde kendisini çoğaltarak kişiyi hasta ediyor.
Virüsün vücuda girmesinden sonra hastalığın başlaması 2-14 gün arasında ama bu süre hastalıkların büyük çoğunluğunda 5-6 gün.
İşte bu bilgiler ışığında biliyoruz ki bugün virüs bulaşan sağlam kişiler de yaklaşık 5-6 gün sonra hastalanacaklar.
Eğer önlem almazsak, bu zinciri kırmazsak bu şekilde katlanarak gidecek. Halkımız bugün evden çıkmazsa ve hastalarla temas etmezlerse, hastaların öksürüğüne, hapşırığına maruz kalmazlarsa, damlacıkların bulaştığı yüzeylerle hemen ardından temas etmezlerse virüs sıçrayacak yeni kişi bulamayacak ve giderek etkisi azalacak.
Şimdilik sağlık sistemimiz mevcut hastalarla başedebiliyor. Doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız alarm halinde ve büyük fedakarlıklarla ve kolay olmayan şartlarda görev başındalar.
Daha şimdiden mesailer çok uzadı, çalışma şartları zorlaştı, yataklar ve yoğun bakım üniteleri dolmaya başladı bile.
Her birkaç günde bir hasta sayısının ikiye katlandığını düşünürsek yakında sağlık hizmeti kapasitemiz yatak sayısı, yoğun bakım üniteleri ve malzeme açısından tamamen dolacak ve yetersiz kalacak.
SADECE EVDE KALMAKLA SALGINI ÖNLEYEBİLİR MİYİZ?
Hasta sayısının bu artış hızına hiçbir hazırlık dayanamaz. Hızı mutlaka azaltmamız gerekiyor. Bunun en önemli yolu hasta bulaşma riski olan kişi sayısını azaltmak. Toplumun ne kadar büyük bir kısmı evinde kalırsa virüs bulaşabilmek için o kadar az kişiyi bulacak.
Ancak; halkımızın tamamına yakını evde kalarak yeni hasta sayısını azaltmaya başlasak ve birkaç hafta içinde de salgının belini kırsak bile hala toplumun çok büyük bir kısmı bu virüsle karşılaşmamış olacak.
Mesela Güney Kore’de ve Çin’de durum böyle. Çok çok sıkı ve sert tedbirlerle hastalığın hızını yavaşlatmayı başardılar. Ama hala risk devam ediyor.
Önlem almazlarsa salgının yeniden başlaması işten bile değil. Riskin azalması ve kaybolmasının üç yolu var: ya aşı bulunacak ve bütün dünyanın çok büyük kısmı aşılanabilecek, ya virüs çok yayılıp toplumun çoğunluğuna bulaşarak toplumsal bağışıklık oluşacak, ya da virüs mutasyona uğrayacak; yani çoğalırken tesadüfen yapısını değiştirecek ve daha zor bulaşıp daha az hasta eden bir yapıya dönüşecek. Bunlar olmazsa evde kalarak salgının hızını azaltabilsek bile daha uzunca bir süre tedbirli olmak zorundayız.
EVDE KALMAK YETERLİ Mİ? (Filyasyon, sürveyans)
Bir yandan mümkün olduğunca sosyal izolasyon yapmalıyız, yani toplum evde kalmalı. Ama diğer yandan da hastaların çok iyi takip edilmesi, hastalığı kimden aldığı ve kimlere bulaştırabileceği çok iyi izlenmeli.
Bugünlerde halkımızın sık sık duyduğu, tıbbın temellerinden olan sürveyans ve filyasyon kavramları var. Filyasyon kısaca hastalığın kaynağının araştırılması anlamına geliyor.
Yani, bugün bir hasta saptadığımızda bu hastalığı ne zaman ve kimden almış olabileceğinin araştırılması demek. Virüsü adeta bir hafiye gibi geriye doğru takip etmek çok önemli. Bu sayede hastaları ve hastalık bulaşma riski olanları belirleyip onları izole edebilir ve hastalığın bulaşmasının önüne geçebiliriz.
Bugün öksürmeye başlayan hasta acaba geçen hafta neredeydi? Hasta bir kişiyle bir araya gelmiş miydi? O kişi şu anda nerede? Başka kişilere de bulaştırmaya devam ediyor mu? Belki hastalığı çok hafif geçiriyordu, hasta olduğunun farkında bile değildi ama bulaştırmaya devam ediyor olabilir.
İşte bu araştırmaya filyasyon ve bu hastalıkla ilgili tüm verilerin belirlenip analiz edilme işlemine de sürveyans deniliyor. Halk sağlığının temeli olan bu kavramların önemi maalesef son yıllarda azaldı.
Tedavi edici hekimlik, büyük hastaneler popüler oldu, koruyucu hekimlik ve birinci basamak sağlık hizmetleri ikinci hatta üçüncü planda kaldı.
Eğer hastalığın kaynağının takibi ve analizleri yeterince yapılmazsa sadece sosyal izolasyon uzun vadede yeterli olmayacaktır. Salgının belini bir süre için kırılabilse bile ilk fırsatta yeniden canlanacaktır.
Tüm toplumun uzun süre evde kalmasının sosyal ve ekonomik sakıncalarının da farkına vararak her hasta, her bulaşma tek tek geriye doğru incelenmeli ve yeni kişilere bulaşmayı önlemek için hastalar mutlaka izole edilmeli.
ÇİN VE GÜNEY KORE SALGINI DURDURDULAR MI?
Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır. Cevap evet çünkü yeni vaka sayısı yok denecek kadar azaldı. Ama aynı zamanda hayır çünkü hala yaklaşık bir milyar Çinli ve 50 milyon Güney Koreli bu virüsle karşılaşmadı ve bağışık değiller.
Eğer önlemleri bırakırlarsa salgın kaldığı yerden devam edecek. Şimdi bu ülkeler bir yandan sosyal izolasyonu gevşetip normal hayata dönmeye çalışıyorlar diğer yandan da yeni bir bulaşmayı önlemek için hastaları ve hasta olma ihtimali olanları hemen izole edip takibe alıyorlar.
Konunun çok önemli başka yönleri de var. Bu araştırmaları yaparken insanların tüm hareketleri, gittikleri yerler, görüştükleri kişiler çok yakından takip ediliyor.
Kişisel özgürlük sınırlarını çok zorlayan, belki de fazlasıyla aşan bir otoriter yaklaşım var. Bugün için salgının önlenmesinde tek yol bu görünmekle birlikte uzun vadede bunun sürdürülebilirliğini kestirmek zor.
İnsanoğlu “özgürlük” ve “hastalık arasında kalmışa benziyor. Görünen o ki dünyada artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak.
Sağlıklı ve güzel günlerin bir an önce gelmesi dileğiyle…
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
Namaz Vakti
30 Mart 2023
İmsak | |||
Güneş | |||
Öğle | |||
İkindi | |||
Akşam | |||
Yatsı |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 25 | 60 |
2. Fenerbahçe | 24 | 54 |
3. Beşiktaş | 25 | 49 |
4. A.Demirspor | 25 | 45 |
5. Trabzonspor | 25 | 44 |
6. Başakşehir | 24 | 41 |
7. Kayserispor | 25 | 38 |
8. Konyaspor | 25 | 34 |
9. Karagümrük | 24 | 31 |
10. Antalyaspor | 25 | 28 |
11. Alanyaspor | 25 | 28 |
12. Sivasspor | 25 | 27 |
13. Kasımpaşa | 25 | 26 |
14. Gaziantep FK | 25 | 25 |
15. Ankaragücü | 24 | 25 |
16. İstanbulspor | 24 | 24 |
17. Giresunspor | 24 | 23 |
18. Hatayspor | 24 | 23 |
19. Ümraniye | 25 | 22 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Samsunspor | 28 | 60 |
2. Eyüpspor | 27 | 53 |
3. Rizespor | 27 | 52 |
4. Pendikspor | 27 | 50 |
5. Sakaryaspor | 27 | 49 |
6. Keçiörengücü | 28 | 47 |
7. Bodrumspor | 28 | 45 |
8. Manisa FK | 27 | 42 |
9. Göztepe | 27 | 41 |
10. Boluspor | 27 | 41 |
11. Bandırmaspor | 27 | 40 |
12. Tuzlaspor | 27 | 28 |
13. Erzurumspor | 26 | 25 |
14. Altay | 27 | 25 |
15. Adanaspor | 28 | 25 |
16. Altınordu | 27 | 23 |
17. Gençlerbirliği | 27 | 21 |
18. Denizlispor | 28 | 17 |
19. Yeni Malatyaspor | 28 | 16 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Arsenal | 28 | 69 |
2. M.City | 27 | 61 |
3. M. United | 26 | 50 |
4. Tottenham | 28 | 49 |
5. Newcastle | 26 | 47 |
6. Liverpool | 26 | 42 |
7. Brighton | 25 | 42 |
8. Brentford | 27 | 42 |
9. Fulham | 27 | 39 |
10. Chelsea | 27 | 38 |
11. Aston Villa | 27 | 38 |
12. Crystal Palace | 28 | 27 |
13. Wolves | 28 | 27 |
14. Leeds United | 27 | 26 |
15. Everton | 28 | 26 |
16. Nottingham Forest | 27 | 26 |
17. Leicester City | 27 | 25 |
18. West Ham United | 26 | 24 |
19. Bournemouth | 27 | 24 |
20. Southampton | 28 | 23 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Barcelona | 26 | 68 |
2. Real Madrid | 26 | 56 |
3. Atletico Madrid | 26 | 51 |
4. Real Sociedad | 26 | 48 |
5. Real Betis | 26 | 45 |
6. Villarreal | 26 | 41 |
7. Athletic Bilbao | 26 | 36 |
8. Rayo Vallecano | 26 | 36 |
9. Osasuna | 26 | 34 |
10. Celta Vigo | 26 | 34 |
11. Mallorca | 26 | 32 |
12. Girona | 26 | 31 |
13. Getafe | 26 | 29 |
14. Sevilla | 26 | 28 |
15. Cadiz | 26 | 28 |
16. Real Valladolid | 26 | 28 |
17. Espanyol | 26 | 27 |
18. Valencia | 26 | 26 |
19. Almeria | 26 | 26 |
20. Elche | 26 | 13 |